İzmir Barosu, Anayasa Mahkemesi'nin evlenmeden önce dinsel tören yapılmasına ceza öngören Türk Ceza Kanunu'nun 230/5-6 maddelerinin iptal kararına karşı çıktı. Kararın "dinsel tören" veya "imam nikâh" uygulamasını özendirdiğine dikkat çekilerek, "Devrim yasalarını ve laiklik ilkesini ihlal eden bu karara ve anlayışa karşı hukuk mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz" denildi.
İzmir Barosu Başkanlığı'ndan yapılan açıklamada, Medeni Kanun'da dini nikahın ancak resmi nikahtan sonra yapılabileceğinin hükme bağlandığı, aksi takdirde Türk Ceza Kanunu'nun 230. maddesinin 5. ve 6. fıkralarında yer aldığı üzere "resmi nikah olmadan dini nikah kıyan imam ile çiftlere iki aydan altı aya kadar hapis cezası verileceği" yönünde düzenleme yapıldığı anımsatıldı. Bu düzenlemenin 1999 yılında Anayasa Mahkemesi tarafından oy birliğiyle kabul edilmişken aradan geçen 16 yıl sonunda aynı mahkemenin aynı konuda 4'e karşı 12 oyla aynı maddelerin iptaline kararını verdiğine dikkat çekildi.
İptal kararının Anayasa'nın "İnkılap Kanunlarının Korunması" başlığında düzenlenen 174. maddesinin dördüncü fıkrasına, aynı kanunun 110 uncu maddesi hükmüne aykırı olduğu belirtilen açıklamada, "Evlenme akdinin evlendirme memuru önünde yapılması kadın ve çocuk haklarının, kadın-erkek eşitliğinin temel taşlarındandır. Oy çokluğuyla verilen bu kararı benimsemiyor ve karşı çıkıyoruz" denildi. Anayasa Mahkemesi'nin kararının evrensel hukuk normlarından uzak olduğu ve tamamen siyasi nitelik taşıdığı belirtilen İzmir Barosu açıklamasında, şu görüşlere yer verildi:
"İktidar bu defa Anayasa Mahkemesi aracılığıyla ataerkil zihniyet algısı ve bu algıların beslediği gelenek, görenek ve törelere dayanarak kadın bedenine saldırmakta, kadının insan haklarını hiçe saymakta, kadınlara yönelik ayrımcılığı desteklemekte, insan haklarına aykırı uygulamalara zemin hazırlamaktadır. İptal edilen düzenlemenin amacı, dini merasim yapılmasını engellemek değil, dini inançların kullanılarak kadın ve çocukların istismarının engellenmesidir."
Anayasa Mahkemesi'nin bu kararıyla kadının, özellikle kız çocuklarının birey olma, kendi gelecekleri hakkında özgür iradeleri ile karar verme hakları ihlal edildiği savunulan baro açıklamasında, "18 yaşından küçük kız çocuklarının bir "eş" olarak meşrulaştırılması için evlendirilmelerinde bir araç olarak öne çıkarılan 'dinsel tören' veya 'imam nikâh' uygulaması teşvik edilmiştir" denildi. İzmir Barosu'nun açıklamasında şu görüşlere yer verildi:
"Bu kararla,resmi nikah önceliği kalkacak, dini törenle yapılan evlilik ve özellikle küçük yaşta olan evlilikler çoğalacak, çok eşliliğin önü açılacak, kadına karşı şiddetin daha da artmasına olanak sağlayacaktır. Bu durum kadının toplumsal hayatta desteklenmesi, sosyal konumunun düzenlenmesi ve kadının önündeki engellerin kaldırılması için pozitif ayrımcılık uygulamasının tamamen ihlaline neden olacaktır. Kadını evlilik hayatında ikincil konuma düşürmüş ve kararda belirtildiğinin aksine eşitlik ilkesini kadın aleyhine ihlal etmiştir."
İptal kararının inkılap kanunlarının da ihlali anlamına geldiği belirtilen İzmir Barosu açıklamasında, şöyle denildi:
"Din kisvesi adı altında laik hukuk devleti yerine, şeriat kanunlarına ve cumhuriyet öncesine dönülmek, Atatürk devrimleri hiçe sayılmak istenmektedir. Anayasa mahkemesinin oy çokluğu ile almış olduğu iptal kararı evrensel hukuk, insan hakları ve laiklik ilkelerine aykırılık teşkil etmektedir. İzmir Barosu olarak, devrim yasalarını ve laiklik ilkesini ihlal eden, bir insan hakları ihlali olarak cinsiyet temelli şiddetin bir türü olan, kadın ve kız çocuklarının ticari cinsel sömürü aracı haline getiren, istismar eden, erken yaşta evliliklerin önünü açan, kadının ve çocuğun insan haklarına, uluslar arası sözleşmelere; özellikle CEDAW ve İstanbul Sözleşmesine aykırı olarak tesis edilen bu karara ve anlayışa karşı hukuk mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğimizi kamuoyu ile paylaşırız."