Benim gözümden İran / Müzeler cenneti Tahran 2021-06-27 16:12:53
Tahran adeta bir müzeler cenneti diyebilirim. Benim gibi müzeleri gezmeyi sevenlerin mutlaka gezmek isteyeceği birçok müze bulunuyor. Tahran'da üç müze gezdik. Tüm müzeleri gezip görmek için uzunca bir süre şehirde konaklamak gerektiği bir gerçek. Rehberimiz, Tahran’da 100’den fazla müze, saray-müze, ev-müze ve bahçe-müze bulunduğunu övünerek anlattı. Müzelerden bazıları şöyle:
Tahran’daki ikinci günümüzde önemli müzeleri gezmeden önce rehberimiz bizi başkentin eski bakanlık binalarının olduğu bir meydana götürdü. "Geçit Töreni Meydanı" olarak anılan bu meydan oldukça geniş. Binalar artık ihtiyaca cevap veremediğinden boşaltılmış. Daha geniş binalara taşınılmış.
Boşaltılan binaların bir kısmı müze, arşiv, enstitü ve kütüphane olarak tekrar düzenlenip ziyarete açılmış. Bazı binalarda yenileme-düzenleme çalışmaları sürüyor.
Bu müzelerin içini görmedik, ancak dış görünümleri ve mimari üslupları bile oldukça etkileyiciydi. Söz etmeden geçmek istemedim.
Meydana ana giriş fotoğraftaki görkemli kapıdan ve üç farklı yöndeki tali kapılardan yapılıyor. Kapının büyüklüğü ve görkemi devletin gücünü simgeliyor. Beni asıl etkileyen üzerindeki çini nakışlar, ferforje kapı, çatısındaki zarif kubbeler oldu. Görkemli ama ürkütücü değil. Taş, demir, tuğla, çini ve ahşap uyumlu bir üslupla bir araya getirilmiş.
Malek Müzesi, Ulusal Kütüphane ve Enstitü
Rehberimiz ve gezginlerin arkasındaki bina eskiden devlet arşiviymiş. Şimdi hem devlet arşivi hem de müze, kütüphane ve enstitü olarak hizmet veriyor.
Hacı Hüseyin Ağa ve Ezzat Malek çiftinin zengin el yazmaları, minyatür, kaligrafi, halı, tekstil koleksiyonları ile İran’ın tüm tarihsel dönemlerine ait belgeler, devlet arşivleri, el yazmaları bulunuyor. Burası yalnızca ziyaret edilen bir kuruluş değil. Çeşitli sergi, konferans ve söyleşiler de düzenlenen aktif bir müze-enstitü.
İçeriği zengin bir müze olmalı. Keşke zaman olsaydı da içini de gezebilseydik.
Binanın giriş bölümündeki firuze renkli çiniler ile bezenmiş eyvanlı kapı çok güzeldi. Her ne kadar sonbahar hüznü ağaçlara çökmek üzereyse de süs ağaçları ve kasımpatıları hâlâ meydanı güzelleştiriyor.
Ulusal Posta ve İletişim Müzesi
Eski Dışişleri Bakanlığı binası bugün Ulusal Posta ve İletişim Müzesi olarak hizmet veriyor. Fotoğrafta gördüğünüz ana giriş kapısı İran’ın bütün tarihsel dönemlerini yansıtan mimari üslubun bir sentezi olarak oldukça etkileyici.
Posta sistemini ilk kuranlar Perslerdir. Ahameniş İmparatorluğu’nun sınırlarını genişletebilmesinin bir nedeni de kurduğu harika atlı posta sistemidir. Böyle bir müze elbette İran’da mutlaka olmalıydı.
Müzede at arabaları, teraziler, pullar ve posta kutularından en eski kırtasiye, ilk telefon ve radyolara kadar çok sayıda eşya sergiliyor. Yapı 1928'de inşa edilmiş.
Tahran ‘ın bu bölümünü gördüğüm için kendimi şanslı hissediyorum. Eski devlet binalarının müzelere dönüştürülmesi takdire şayan bir uygulama.
Bu bölümü Tahran doğumlu şair-yazar Feridûn-i Muşirî’ nin “Sokak” adlı şiirinden bir bölümle bitiriyorum.
Sensiz mehtaplı bir gecede yine o sokaktan geçtim,
Bütün bedenim göz kesildi, şaşkın şakın senin ardından baktım.
Ruhumun derinliklerinde senin hatıranın gülü parıldadı.
Yüzlerce hatıranın kokusu yayıldı.
Birlikte o sokaktan geçtiğimizi,
Kanatlanıp o muhteşem halvette gezindiğimizi hatırladım.
***
Kaynaklar:
- Wikipedia
- İran Kültürü / Prof. Dr. Nimet Yıldırım / Pinhan Yayinları / 2016