Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçı Birliği (EZZİB) Yönetim Kurulu Başkan Davut Er, sektörün dünyayla rekabet edebilmesi için ihracatçıya ve üreticiye verilen desteğin artması gerektiğini söyledi. Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçı Birliği (EZZİB) Yönetim Kurulu Başkanı Davut Er, göreve gelişlerinin birinci yılında yönetim kurulu üyeleriyle birlikte bir basın toplantısı düzenledi.
Zeytinyağında üreticiye ödenen primin, diğer yağlık ürünler arasında yer alan mısır, ayçiçeği, soya, aspire verilen destek gibi olması gerektiğini düşündüklerini belirten Er, ”Bu çerçevede sofralık zeytine 0,25 lira, zeytinyağına ise iki lira düzeyinde destek verilirse iyi bir rakam olur.. Sofralık zeytine, prim desteği sağlandığı takdirde , üretilen miktarın tamamı kayıt altına alınacak ve vergilendirilebilecektir" dedi. Zeytin ve zeytinyağının sağlık açısından da önemli olduğunu kaydeden Davut Er, “Sağlık Bakanlığı bile katkılı olabilir. Heba olmayacaktır. Sağlık olarak, ihracat olarak ülkemize geri dönecektir” diye konuştu.
Yüzde 425 artış yüzleri güldürdü
Davut E, 2016-2017 sezonunun ilk 7 aylık döneminde Türkiye geneli sofralık zeytin ihracatının miktar bazında 38 bin tona ulaştığını, tutar bazında ise 71 milyon dolar gerçekleştiğini anlattı. Er, “Aynı sezonun ilk 6 aylık döneminde ise zeytinyağı ihracatı miktar bazında yüzde 425’lik artışla 25 bin tona, değer bazında ise 92 milyon dolara ulaştı. Bu başarıda katkısı bulunan bütün ihracatçılarımızı kutluyorum” dedi. 2017-2018 sezonunda bu seneden daha iyi bir sezon beklediklerini dile getiren EZZİB Yönetim Kurulu Başkan Davut Er, Bakanlığın Türkiye’de 170 milyon ağaç varlığından söz ettiğini, bunun 130 milyonunun verim yaptığını tahmin ettiklerini belirtti.
“Daha çok ihracat için üretimin mutlaka artması gerek. Temel amaç milli üretim, ihracatçıya ve üreticiye verilen desteğin yüzde 100 artması” diyen Er devletin her konuda destek verdiğini, zeytin ve zeytinyağına da diğer yağlık ürünler arasında yer alan mısır, ayçiçeği, soya, aspire verilen destek gibi destek verilmesi gerektiğini belirtti. Er, ”Sofralık zeytine 0,25 lira zeytinyağına ise iki lira düzeyinde destek verilirse iyi bir rakam olur. İhracatımız en az yüzde 50 artar. Dünya fiyatlarıyla eşdeğer olur” diye konuştu.
Küresel ısınmadan Ege Bölgesi’nin de etkilendiğine dikkat çeken, üretimin sürdürülebir olması için çalıştıklarını anlatan Davut Er, ülkemizde üretilen zeytin ve zeytinyağı maliyetlerinin rakip ülkelerden daha yüksek düzeyde gerçekleştiğini anlattı. Er, “Bu ihracatımızı zora sokmaktadır. Burada asli çözüm yolu zeytin çiftçilerimizin girdi maliyetlerinin asgari düzeye indirilmesi, makineli tarım ve modern zeytincilik yöntemlerine geçişin sağlanmasıdır” dedi.
“Zeytinimiz de zeytinyağımızın dünyanın istediği bir ürün olduğunu ama rafa çıkıldığında süreklilik olması gerektiğini kaydeden Er, "Eğer raftaki yerimizi kaybedersek hem ülkemizin parası heba oluyor hem hak ettiğimiz yerde olamıyoruz” dedi. Er, Türkiye'de özellikle Tekir, Domat, Memecik, Kalamata gibi iri taneli zeytin çeşitlerinin dikim ve üretiminin teşvik edilmesi gerektiğini kaydetti. Zeytincilik Araştırma Enstitüsü’nün de üreticiye destek vererek hastalıktan ari özel fidan üretimi için çalışmasını sürdürdüğünü anlatan Er, “Hastalık işimiz değil ama sektörümüz bizim. Enstütünün daha yoğun çalışmasını ve Mavi sertifikalı türleri mutlaka geliştirmelerini bekliyoruz” dedi.
Çıkacak yasalara karşı teyakkuzdayız
Zeytincilik Kanunu’nun 20. Maddesinde yapılmak istenen değişikliğe de değinen Davut Er,mevcut yasaya göre zeytinlik vasfındaki arazilerde yapılan madencilik yatırımlarının sektöre zarar verdiğini kaydetti. Er, zeytin ve zeytinyağının aleyhine çıkacak yasalara karşı teyakkuzda olduklarını belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: “Sektör için hayati önem taşıyan ve Zeytincilik Kanunu olarak bilinen 26/1/1939 tarih ve 3573 sayılı 'Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanunun 20. Maddesinde yapılmak istenen değişiklikler, sektörün geleceği açısından tehdit oluşturmaktadır. Sektörümüzdeki tüm paydaşlarla birlikte, ülkemiz ekonomisi açısından stratejik öneme sahip olan zeytincilik sektörünün rakip ülkelerde olduğu şekilde desteklenmeye devam edilmesi gerektiğini düşünmekteyiz.”
Madencilik sektörünün ülke için çok önemli olduğunu ancak zeytin ağacı olmayan yerde maden aranmasını istediklerini dile getiren Davut Er, “Kanun, Atatürk döneminden itibaren çıkmış bir kanun. Bizim 100 yıllık, 200 yıllık ağaçlarımız var. Zeytin ağacı atadandır. Maden de çok önemli ama ne pahasına olursa olsun değil. Mümkünse oradaki değerli varlığı başka türlü alabilsek. Ağaçların olmadığı yerdeki alanlarda maden aransa. Zeytin ağacı hepimizin geleceği. 365 gün hiç yaprağını dökmeyen ağaçtır zeytin. Hiç çıplak kalmaz. Zeytin ormandır aslında, havanı temizletiyorsun bir de neden katlediyorsun?” diye konuştu.
Tağsiş her yerde
Taklit ve tağsiş konusunun sektörün en önemli sorunlarından biri olduğunu da anlatan Davut Er, “Her türlü üründe var aslında. Sorumluluk Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nda. Zeytinyağı yasamızda miks yapılamaz, yasaktır diyor-. Rakip ülkelerde yasak değil oysa. Devlet yakalayınca gereğini yapıyor, ceza kesiyor” dedi. Tüketicinin yol üstünden, bilmediği yerden pet şişe içindeki yağları almaması gerektiğini vurgulayan Davut Er, “Tüketici ekonomisi için pahalı geliyorsa 5 litre yerine 1 litre alacak. Marketten alacağı iyi zeytinyağını öbür kaliteli yağla kendi karıştıracak. Ekonomisi için kendi karışımını kendi yapacak. Tağsiş tamamen bitmez ama tüketici bilinçlenirse azaltılabilir” dedi.Er, bu yıl üreticiyle market fiyatı arasındaki fiyat farkının en az olduğu dönem olduğunu da kaydetti. Şu an gündemlerinde DİR’in hiç olmadığını da anlatan Er, “Yerli üretim, milli üretim yapalım daha iyi” dedi.
Fuarı destekliyoruz
Toplantıda Olivtech Zeytin,Zeytinyağı ve Teknolojileri Fuarı’nın sektör açısından başarılı bir fuar olduğunu ve İZFAŞ’ın verdiği rakamlara göre yaklaşık 20 bin ziyaretçinin gezdiğini de anlatan Davut Er sözlerini şöyle sürdürdü: “İzmir açısından değerli, sonuna kadar destekleyeceğimiz bir fuar oldu. Bir de direkt uçuşlar olsa izmir’e çok faydalı olacak. Çünkü ne kadar turizm varsa zeytin ve zeytinyağı tüketimi de o kadar artıyor. Turizm ihracat için de iyi bir araç.”
Toplantıda sektörün tanıtımı için önemli destekleri olan Zeytin ve Zeytinyağı Komitesi’nin kapandığı bilgisini de paylaşan Er, “Bize sorularak kuruldu ama sormadan, Bakanlık kararıyla kapatıldı. Alternatif olarak Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) bünyesinde yeni bir oluşum yapılacağı bilgisi verildi. Ama hala bir gelişme yok. Oysa bu sayede Birlik olarak yılda 12-13 fuara katılıyorduk, şu an ne yazık ki katılamıyoruz” diye konuştu.