Türkiye Gazeteciler Federasyonu (TGF) Genel Başkanı ve İzmir Gazeteciler Cemiyeti (İGC) Başkanı Atilla Sertel, Uğur Mumcunun katledilişinin 21. yıldönümünde anma mesajı yayımladı. Sertel, mesajında Mumcuyu anmanın yanında onu anlamak gerektiğini vurguladı.
Atilla Sertel, Ocak ayının gazeteciler için yürek burkan bir ay olduğunu belirtti. Sertel, 9 Ocakta Evrensel Gazetesi muhabiri Metin Göktepenin işkenceyle, 11 Ocakta Onat Kutların bombalı saldırı sonucu, 19 Ocakta Agos Gazetesi sahibi Hrant Dinkin, 31 Ocakta Prof. Dr. Muammer Aksoyun vurularak, gazeteci yazar Uğur Mumcunun da 24 Ocak 1993te evinin önünde uğradığı bombalı saldırı sonucu katledildiğini anımsattı.
Türkiyenin aydınlık yüzü Uğur Mumcu öldürülmesinin üzerinden 21 yıl geçmesine karşın cinayetin hala aydınlatılamadığını belirten Atilla Sertel, Uğur Mumcu, Türkiye sevdalısı, doğruları yazan, örnek araştırmacı yazar kişiliğe sahipti. Bu ülke içinde herkesin kardeşçe yaşamasını savunuyordu. Onu öldürerek unutturmaya çalıştılar ama başaramadılar. Onun kanı akmaya devam ediyor. Ne zaman katilleri bulunup ceza alırsa o zaman kanı duracak dedi. Bir dönem gazetecilerin, aydınların öldürülerek susturulmaya çalışıldığını, günümüzde ise hapsedilerek sindirilmeye uğraşıldığını anlatan Sertel, sözlerini şöyle sürdürdü:
Bizler; başı dik, alnı açık gazetecilerin baskılar karşısında susmayacaklarını, aman dilemeyeceklerini, ucunda ölüm de zulüm de olsa gerçekleri yazmaya devam edeceklerini, Uğur Mumcu gibi aydınlarımızdan öğrendik. Her zaman gerçeğin yanında durmayı, doğrudan ayrılmamayı ilke edindik. Uğur Mumcu demek tam bağımsız Türkiye demek, çağdaşlık, demokrasi, cumhuriyet, aydınlanma demek. Onu anladığımız ve yolunda korkusuzca yürüdüğümüz zaman Uğur Mumcu yine bizimle demektir. Türkiyenin aydınlık yüzü, araştırmacı gazeteci Uğur Mumcuyu katledilişinin 21. yılında bir kez daha saygı ve özlemle anıyor, tüm meslektaşlarımızı onun öğretileri etrafında birleşmeye davet ediyorum.
Mumcuyu anmanın yanında onu anlamak gerektiğini dile getiren Atilla Sertel, mesajında Uğur Mumcunun 21 Mayıs 1976da Cumhuriyet Gazetesinde yazdığı Kalem başlıklı yazısından alıntıya da yer verdi:
Bir kalem susar, yerini bir başkası alır. Bu kalemler tükenmez. Ne, kelepçeler, ne demir kapılar, ne iddianameler ve ne de beş yıldan yirmi yıla uzanan hapis cezaları, bu kalemleri korkutamadı, bundan sonra da korkutamaz.
Kalemler vardır; sömürünün, vurgunun zırhıdır... Kalemler vardır; özgürlüğün ve barışın silahıdır... Kalemler vardır, gençlerin idam kementlerinde kırılır atılırlar... Kalemler vardır; resmi belgelere durmadan imza atar ve kalemler vardır, yılmadan, usanmadan, eğilmeden, bükülmeden yazar...