Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Ankara Şubesi, 2015 yılının başından buyana üçer aylık periyotlarla hazırladığı ve kamuoyuyla paylaştığı ‘Medya Raporları’nın yedincisini açıkladı. Türkiye’nin “basın ve gazeteci mezarlığına dönüştürüldüğü” belirtilen raporda “geçen üç ayın kara tablosu” şöyle açıklandı:
“184 basın emekçisi gözaltına alındı. 56 basın mensubu tutuklandı. Altı gazeteci hedef gösterildi ya da tehdit edildi. Sekiz haberle ilgili erişim engeli getirildi. İki olaya ilişkin yayın yasağı konuldu. 22 dava ve soruşturmaya devam edildi. Altı yeni soruşturma ve dava açıldı. Bir gazeteci hayatını kaybetti. Altı gazeteci darp edildi. Altı haber sitesine erişim engeli getirildi. İki haber sitesi kapatıldı. 24 yayın lisansı iptal edildi. İki gazete hakkında yayın durdurma kararı verildi. 116 yayın kuruluşu kapatıldı. 29 yayın evi ve dağıtım şirketi kapatıldı. Bir mizah dergisinin dağıtımı engellendi. Üç basın merkezine polis baskını düzenlendi. 866 gazeteci işinden oldu. 32 parlamento muhabirinin kartı iptal edildi. 620 basın kartı iptal edildi.”
Çağdaş Gazeteciler Derneği Ankara Şubesi’nden yapılan açıklamada, basın-yayın kuruluşlarıyla çalışanlarına yönelik baskılara dikkat çekildi. Medya grubu yöneticileriyle iktidar arasındaki “kirli ilişkiler”in dile getirildiği açıklamada şu görüşlere yer verildi:
“Rakamlarla ortada olan geçen üç aydaki kara tabloda, iki gelişme var ki altını çizmeden geçmeyeceğiz. Bunlardan birincisi, mesleklerinin gereği eleştirel habercilik yapan basın-yayın organları ile buradaki meslektaşlarımıza yönelik süregelen baskıların, ‘yok etme’ düzeyinde sistematik hale gelmesidir. 15 Temmuz 2016 tarihinde Türkiye siyasal ve toplumsal hayatı bir darbeden kurtulmuştur, ancak ‘düşünce ve ifade ile basın ve yayın özgürlüğü’, darbe üstüne darbe alarak adeta katledilmiştir. Yukarıda rakamlarıyla verdiğimiz, raporumuzda da tek tek bulacağınız 118 basın-yayın organı AKP iktidarının kararıyla kapatılmış, meslektaşlarımız tüm hakları gasp edilerek işsiz bırakılmıştır.
Geçen üç ayda dikkat edilmesi gereken ikinci olay ise; Türkiye’de ‘merkez medya’nın merkezi olan Doğan Medya Grubu’nun bir yöneticisinin siyasi iktidar ile olan ‘kirli ilişkileri’dir. Hacker grubu RedHack’in yayımladığı elektronik postalarda, Doğan Holding Onursal Başkanı Aydın Doğan’ın damadı Doğan Yayın Holding Başkan Vekili ve Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Ali Yalçındağ’ın, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın damadı ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak ile Cumhurbaşkanı Özel Kalem Müdürü Hasan Doğan’a hemen hemen her gün bilgi verdiği ortaya çıktı. Basın patronları ile iktidarın kirli ilişkilerinin ortaya saçılması açısından tarihi nitelik taşıyan elektronik postalarda Yalçındağ’ın, başında bulunduğu Hürriyet grubunun, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın politikaları doğrultusunda yayıncılık yapması için çalıştığına ilişkin birçok örnek yer alıyor.
Son iki yıldır yaşadığımız olaylar, Türkiye’de gazeteciliği savunmanın özgürlükleri savunmak olduğunu ve herkesin gazeteci olamayacağını net olarak göstermiştir. Mesleğimizi savunmak, en ağır bedelleri de öngörse artık yaşamsal önemdedir. Çağdaş Gazeteciler Derneği olarak, mesleğimizi kimsenin propaganda aracı, yalan üretme makinesi ve kazanç kapısı yaptırmamakta kararlıyız. Gazeteciliğin ‘halkın doğru haber alma hakkı’, ‘düşünce ve ifade özgürlüğü’, ‘farklı görüşlerin yaşam bulduğu’ kamusal bir faaliyet olarak kalması için tüm baskılara karşı duracağız.”