Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Meclisi 11 Eylül 2014 Cuma günü terör gündemiyle olağanüstü toplandı. EBSO Meclisi, toplantı sonrası yapılan açıklamada ülkede barışın kurulması için başta siyasetçiler olmak üzere herkesi göreve çağırdı. Açıklamada, kişisel çıkarların yerini ülke çıkarlarının alması gerektiğine dikkat çekildi, tüm kurum ve kuruluşların anayasa ve yasalarla belirlenmiş görev sınırları içinde bu amaca hizmet etmesi gerektiği vurgulandı.
EBSO Meclisi toplantısının ardından yapılan açıklamada şu görüşlere yer verildi:
"Türkiye’mizin içinde bulunduğu kaos ortamında, hızla artan terör olayları nedeniyle 7 Haziran 2015 seçiminden bugüne dek, 100’ü aşkın vatan evladını şehit vermiş bulunmaktayız. Acımız kelimelerle ifade edilemeyecek kadar büyük, yüreğimiz yanıktır. Hiçbir dua ve temenninin şehit olan vatan evlatlarını geri getirmeyeceğini ve ana babaların yüreklerindeki acıyı dindiremeyeceğinin bilincinde olarak, aziz şehitlerimize Tanrı’dan rahmet, acılı ailelerine ve milletimize, sabır ve başsağlığı diliyoruz.
Üreten kesimin temsilcileri olarak ülkemiz için elimizi taşın altına koymaya hazırız ve istiyoruz ki;
Terör örgütü, acilen silahları bırakmalı, Anadolu’da yüzyıllardır sürdürülen kültür birliğine, ve kardeşliğe kalleşçe vurulan darbeye son verilmelidir. Türkiye’nin zengin kültürünü oluşturan her bir kesim tek yürek olarak; kurşuna karşılık sevgi, ihanete karşılık kardeşlik ile en büyük cevabı verebilmelidir.
Kutuplaştırıcı dil, çatışmacı söylemler yerini birleştirici, uzlaşmacı bir üsluba bırakmalı, 'sen', 'ben' değil 'biz' olmalıyız. İşte, bugün bunun tam da zamanıdır.
Gençlerimizi tarihten ders alarak itidale, siyasi liderlerimizi uzlaşmaya ve en başta terör olmak üzere sorunlara çözüm bulmaya davet ediyoruz. Böylesi acılarda dahi ortak söylem ve eylemde bulunulmayacaksa, hiç kimsenin vatana olan sevgisinden ve sevdasından bahsetmeye hakkı yoktur.
Milletin iradesi olan TBMM’nin bir an evvel açılmasını istiyor ve vekilleri görevlerini yapmaya çağırıyoruz.
aklı selim, sağduyulu ve tek yürek olmak zorundayız.
Unutulmasın ki hepimiz aynı taraftayız. Toplumsal huzur olmadan, kalkınma, güven olmadan diyalog olmaz. Öncelikle, güvenin ve huzurun yeniden tesis edilmesini bekliyoruz.
Provokatörlere çağrımız; Bodrum kıyılarına vuran Suriyeli çocuğun cansız bedenine bakarken, vatansızlık ve savaşın yarattığı sonucu görmeleridir.
Özgür basın demokrasinin temel taşlarından biridir ve fikirler özgürce ifade edilebilmelidir. Basın organlarına ve parti binalarına yapılan saldırıları şiddetle kınıyoruz.
Barışın tesisi için başta siyasetçiler olmak üzere herkesi göreve çağırıyoruz. Sadece söylemde kalmadan, oturulan makamların hakkını vererek, etkin politikalarla akan kan ve gözyaşı dindirilmelidir. Şahsi menfaatlerin yerini, ülke menfaati almalı, tüm kurum ve kuruluşlar, anayasa ve yasalarla belirlenmiş görev sınırları dahilinde bu amaca hizmet etmelidir.
Bundan sonraki süreçte; ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün 'Yurtta sulh, cihanda sulh' sözü yolumuzu aydınlatmalıdır. Laik, demokratik, hukuk devleti prensiplerinden uzaklaşıldığı takdirde, Türkiye’nin Ortadoğu bataklığının yeni piyonu haline gelebileceği unutulmamalıdır.
Tek bayrak, tek dil, tek millet, tek vatan. bu böyle geldi, böyle de gidecektir. Barıştan öte yol yoktur. Terör amacına ulaşamayacaktır. Tarih yazmış Türkiye Cumhuriyeti devletini hiçbir güç bölemeyecektir.
tek yüreğiz ve 'artık yeter' diyoruz."