Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Bölümü Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Eyüp Sabri Ercan, son yıllarda çok gündemde olan dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB) konusunda aileleri, anne ve babaları uyardı. Prof. Dr. Ercan, "DEHB, son yıllarda moda olmuş gibi çok sık rastlanılan ama dünyada en çok araştırılan ve çok bilgi sahibi olduğumuz bir hastalık. Eşlik eden başka hastalık yoksa, düzenli ilaç tedavisi, kararlı bir aile ve sürdürülebilir sporla tedavi şansı çok yüksek, ama tedavi edilmezse, kaza riski, bağımlılık riski çok fazla olan bir hastalık" dedi.
Herkes İçin Acil Sağlık Derneğinin (HİASD) aylık konferansına konuk olan Prof. Dr. Ercan, Hiperaktif çocuk: Dahi mi, hasta mı? konulu sunumunda, hiperaktivite bozukluğu olan çocukların kendilerine verilen görevi sürdürmekte zorlanan, yönergeleri izleyemeyen, dikkati kolayca dağılan çocuklar olduğuna değindi. Genetiğin bu hastalığın oluşumunda yüzde 80-90 rolü olduğunu belirten Prof. Dr. Ercan, hastalığın Türkiye'de görülme sıklığının yüzde 5-6 olan dünya ortalamasının üzerinde, yüzde 12, 7 oranında olduğuna dikkat çekti.
Prof. Dr. Eyüp Sabri Ercan, dikkat eksikliği ve hiperaktivitenin kimi çocuklarda birlikte, kimi çocuklarda ayrı ayrı görülebildiğine de değindi. İzmir'de dört yıl boyunca ilkokul çağındaki 1500 çocuk üzerinde yaptıkları araştırma sonunda bu oranı saptadıklarını anlatan Prof. Dr. Ercan, bir çok ailenin tanı konmasına karşın tedaviye başlamadığını, bu oranın yüzde 1-2'de kaldığını belirtti. Tedavi edilmeyen dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun ilerleyen yıllarda akademik başarısızlık, ilişkilerde sorunlar, yasal sorunlar, sigara, alkol ya da madde bağımlılığı, para yönetememe, sağlıksız yaşama gibi sorunları beraberinde getireceğine de değinen Prof. Dr. Ercan, aileleri bağımlılık konusunda da uyardı.
"Dikkat eksikliğinde ilgi alanına olan dikkatle görev alanına olan dikkat arasında ciddi bir fark vardır. Örneğin çocuk bilgisayar başında ya da televizyon izlerken çok dikkatli olabilir. Ama aynı dikkati verilen ödevi yaparken göstermez. Yere kalemini düşürür, oturamaz, kalkar dolaşır, bir şeyler atıştırır, ödevi yapmakta zorlanır. Ancak yapılan işin sonunda bir ödül ya da büyük bir ceza varsa dikkat gösterir" diyen Prof. Dr. Eyüp Sabri Ercan tedavi yöntemlerine ilişkin de şu bilgileri verdi:
"Hastalığın teşhisinde en önemli yöntem hastanın öyküsüdür. EEG çektirdik, BT ya da MR'a bakıldı, hiperaktivite tanısı kondu gibi söylemler doğru değil. Çocukla, aileyle ve çok gerekiyorsa öğretmenden alınacak görüş yeterince bilgi verir, hastayı dikkatle dinlemek tanı koymada çok önemli. Küçüklükten bu emareleri taşıyor mu, ona bakmak gerekli. Yaptığımız testlerde ailenin ya da öğretmenlerin yazdığı 'isterse çok daha başarılı olur' sözleri çok önemli bir uyarı, anahtar bir sözcük. Unutkan, dağınık, plansız olabilen bu çocuklarda zaman algısı bozuk. O nedenle zamanı doğru kullanamıyorlar. Aileler ilaç tedavisi konusunda dikkatli ve özenli olmak durumundalar. Anne baba için, aile için baş etmesi zor bir süreç ama onların bilinçli oluşu, düzenli ilaç tedavisi ve sürdürülebilir spor yaparak tedavi edilebilecek bir hastalık.