Şizofreni hastalığı ve tedavisinin binlerce yıllık tarihine tanıklık eden “Görmezden Gelmeyelim-Tarih Öncesinden Günümüze Şizofreni Serüveni Sergisi”, Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde sergileniyor. Ziyaretçilerin şizofreni hastalarını anlayabilmelerini amaçlayan sergide ilk çağlardan günümüze ruhsal hastalıkların tanı ve tedavisinde kullanılan yöntemler, üç boyutlu kutularda görsel, işitsel efektler ve canlandırmalarla ilgi çekici bir şekilde aktarılıyor.
İstanbul ve Ankara’nın ardından İzmir’de ziyaretçilerle buluşan sergide en büyük ilgiyi bir şizofreni hastasının, hastalığın en yoğun döneminde neler hissettiğini deneyimlemeye imkan veren Empati Kabini ile bilimsel kanıtların bulunmadığı, hekimlerin ellerindeki tedavi yöntemlerinin kısıtlı olduğu dönemde, şizofreni hastalarının tedavi amacıyla nelere maruz kaldığını gösteren Dönen Yatak görüyor.
Türkiye’de bir ilk olan ve şizofreni konusunda toplumsal farkındalık yaratmayı amaçlayan sergi, Abdi İbrahim Otsuka’nın katkılarıyla hazırlandı. Serginin danışmanlığını Şizofreni Dernekleri Federasyonu Başkanı Doç Dr. Haldun Soygür, küratörlüğünü ise Çağlar Gözüaçık üstleniyor. Görmezden Gelmeyelim-Tarih Öncesinden Günümüze Şizofreni Serüveni sergisi, İzmir Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde 20 Haziran 2016’ya kadar, Pazar günleri hariç 9:00-18:00 saatleri arasında ücretsiz olarak gezilebilir.
Türkiye’de 600 bin şizofreni hastası var
Şizofreni, genellikle yaşam boyu devam eden kronik, yeti yitimi ve işgücü kaybına yol açan ruhsal bir hastalıktır. Hastalık, beyindeki kimyasal maddelerin iletiminde bir bozukluk olması ve beyin yapısında bazı farklılıkların oluşması sonucu hayal görme, konuşma ve davranış bozukluğu görülmesiyle ortaya çıkmaktadır. Bu dengesizliğe neden olan etkenler ise tam olarak anlaşılamamıştır.
Türkiye’de yaklaşık 600 bin şizofreni hastası bulunuyor. Ailelerini ve yakın çevrelerini de dahil edince, söz konusu hastalığın milyonlarca insanı yakından ilgilendirdiği biliniyor. Günümüzde şizofreni tedavisinin hedefi, sadece semptomları kontrol altına almak değil, hastaları toplum içinde işlevselliğini sürdürebilen ve bağımsız yaşayabilen bireyler haline getirmek. Bu hedefe ulaşmada toplumun hassasiyeti, bilgisi ve desteği büyük önem taşıyor.
(Eİİ)