Türkiye Gazeteciler Cemiyetinin (TGC), Konrad Adenauer Stiftungla (KAS) birlikte düzenlediği yerel basın seminerlerinin 61incisi İstanbulda başladı. Seminere Adapazarı, Bursa, İzmit, Yalova, İstanbul ve ilçelerinden çok sayıda gazeteci katıldı.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Orhan Erinç, TGC adına Anayasa Uzlaşma Komisyonuna katıldıklarını, orada ifade özgürlüğü ve gazetecilikle ilgili yerel medya için de ayrıca bir vurgu yapılmasını önerdiklerini söyledi. Erinç, Türkiyede hem yerleşme düzeni hem ekonomik farklılıklar nedeniyle yerel medyanın büyük ölçüde özveriyle yayınlanmasına karşı devletin de bir sorumluluk üstlenmesi gerektiğini orada bir kez daha dile getirmiş olduk dedi.
Mesleki kıdemi boyunca Türkiyede 2,5 askeri müdahale yaşadığını, bugün gazetecilik mesleği açısından geriye dönüş yaşandığını belirten Erinç, sözlerini şöyle tamamladı:
Diliyoruz ki Türkiyede ifade özgürlüğü girmeye çalıştığımız AB standartlarına yükselsin. Ama nedense siyaset mensupları hukuku kendi istedikleri yönde uygulattırma konusundaki geleneksel anlayışlarından vazgeçmiyorlar. Bu bakımdan Türkiyenin ve Türk gazeteciliğinin önümüzdeki dönemde de profesyonel sanık olma durumundan kurtulması biraz zor görünüyor. Ama biz, siz değerli meslektaşlarımızın katkılarıyla da Türkiyede gerçek bir demokrasinin ve ifade özgürlüğünü kullanabilen gazetecilerin olduğu bir ülke çabalarımıza devam ediyoruz.
TGC Genel Saymanı Gülseren Ergezer Güver, gazetecilikteki zaafların sendikasızlaştırma ile 1990lı yıllarda başladığını anımsattı. Örgütlülüğün önemini vurgulayan ve yeniden güçlü bir şekilde örgütlenmek ve onurlu bir şekilde gazetecilik yapmak için işe özeleştiriyle başlamak gerektiğini anlatan Güver, Her türlü mücadeleyi bireysel olarak vermeliyiz. Sendikalı olmak büyük risk. Gazetecilik bir mücadele mesleği. Mücadele etmeyeceksek, riskleri göze almayacaksak, bu mesleği yapmayalım diye konuştu.
Sokaktaki dar gelirli vatandaş açısından bakarsanız ekonomi iyi değildir, ama rakamlara bakarsak Türkiye ekonomisi iyi yönetiliyor diyen TGC Başkan Yardımcısı Vahap Munyar, sözlerini şöyle sürdürdü:
2011in ilk dokuz ayında ortaya çıkan büyüme rakamı, dünya rekoru olarak görünüyor. TÜİKin son verilerine göre işsizlik yüzde 9un altına indi. Bu rakam son 10 yılın en düşük düzeyidir ve bu, Türkiyede en azından global kriz sırasında artan işsizlik ortamının biraz olsun iyileşmeye başladığını gösteriyor. Türkiye 2011i rekor büyümeyle ve iyi bir şekilde bitiriyor. 2012 aynı şekilde geçer mi diye bakarsak, iyi görünmediğini söyleyebiliriz. Başta Yunanistan, İtalya, ispanya, Portekiz ve İrlandaya baktığımızda hepsinin sıkıntıda olduğunu görüyoruz. Dışarıdaki hava iyi olmayınca, Türkiye 2012de iyi olmayacak gibi görünüyor.
TGC Sekreter Yardımcısı Zafer Atay, gazetecilerin öncelikle bir araya gelmeyi öğrenmesi gerektiğini söyledi. Türkiye Gazeteciler Cemiyetinin 1946 yılında devrimci bir cemiyet olarak kurulduğunu anlatan Atay, şu görüşleri dile getirdi:
Sendikanın ortadan kaybolmasından sonra bugün TGC sendika rolü oynamaya başladı. Büyük illerdeki cemiyetler de aynı durumdalar. Biz bir çatı kuruluşuyuz. Birçok arkadaşımızı içimize aldık, elimizden geldiğince, imkanlarımız ölçüsünde yardımcı olmaya çalışıyoruz. Bu örgütsüzlük ortamında TGCnin varlığı herkes için bir destektir. Örgütlü olmanın bir diğer gerekliliğini GÖPte gördük. 90dan fazla sivil toplum ve meslek örgütü bir araya gelerek Gazetecileri Özgürlük Platformunu oluşturdu. Platform, tutuklu, gözaltında ve hapisteki gazetecilerin haklarını savunmaya başladı. Bir bildiri yayınladığımızda 94 imzayla yayınlanıyor. Bu platform örgütlü olmanın en güzel örneklerinden biridir. GÖP olmasaydı hapisteki arkadaşlarımızın durumu çok daha kötü olabilirdi.
TGC Başkan Vekili Turgay Olcayto, günümüz Türkiyesinde gazetelerin üzerinde büyük bir baskı yaşandığını dile getirerek, Gazetelerin üzerindeki baskı, resmen iktidar baskısıdır dedi. Gazetecilerin neden bu kadar kolay teslim olduğunu anlayabilmek için gazetelerin yapısına bakmak lazım diyen Olcayto, sözlerini şöyle sürdürdü:
Gazeteler bugün holdingler gibi çalışıyor. Holdingler, santrallerden tutun havaalanına kadar birçok işte pay sahibi durumundalar. Dolayısıyla hükümetle işleri var. İş o hale geliyor ki, hükümeti en ufak şekilde kuşkuya düşürecek haberlerden kaçınalım diyorlar. Burada bir de iktidarın kendi baskısı devreye giriyor. Gazete çalışanları patron aracılığıyla ikaz ediliyor. Gazetelerdeki köşe yazılarında bunu resmen açıklayan ve işi bırakan meslektaşlarımız var. Demek ki medyada nitelikli insan istenmiyor, muhalif istenmiyor. Gazeteci muhaliftir, gazeteci basın özgürlüğü dediğimiz halkın bilgilenme hakkını savunur. Bunu savunurken de muhalefet eder. Yanlış olanı ortaya çıkarmaya çalışır. Eğer bunu yapamıyorsa yaptığı maskaralıktır.
Milliyet Gazetesi yazarı Nail Güreli, medya-siyaset-ticaret ilişkisinin yansımalarının bugünün Türkiyesine tam tamına uyduğunu söyledi. Güreli, Tutuklu gazetecilerin sayısıyla ilgili bir tartışma gidiyordu. Son günlerdeki operasyonla tutuklu gazeteci sayısı 90ı geçti. Bugün geldiğimiz nokta sorunlarımızın medya, siyaset, ticaret ilişkisinde düğümlendiğini gösteriyor. Bu sadece basının değil, demokrasinin sorunudur dedi. Nail Güreli sözlerini şöyle sürdürdü:
Terör gerekçesiyle gazetecilerin tutuklanmaları, yargılanmaları, gazetecilik kavramıyla terör kavramının ayrımını da gündeme getiriyor. Şiddete yönelmedikçe, eyleme dönüşmedikçe haber niteliği taşıyan şeylere terör yaftası yapıştırılması doğru değil. Tutuklamaların çoğunluğu polis tarafından terör örgütü yaftasıyla yargıya sevk ediliyor. Gazetecilere gizli terör örgütü üyeliği yakıştırması yapılıyor. Buna gerekçe olarak da gizli tanık ya da ihbar mektupları gösterilebiliyor. Gazeteci arkadaşlarımız bir an önce yargılanmalı ve suçları kamuoyuna açıklanmalı.
Gazeteci Tümer Argın seminer katılımcılarına hem teorik hem de sinevizyon gösterimi eşliğinde farklı gazetelerden örnekler vererek bilgilerini aktardı. Görselliğin amaç değil, gazetede yer alan haberlerin okutulması için bir araç olduğunu söyleyen Argın, şu görüşleri dile getirdi:
Gazetenin hitap ettiği okuyucu profiline göre yayın planı yapılmalı. Teknik gücünüze bağlı olarak gazetenizin sayfa sayısını ve baskı kalitesini, mali gücünüze göre çalışacağınız kişileri belirlemelisiniz. Bundan sonraki aşama içerik çeşitlemesidir. Gazetenin mizanpajını sayfa planı çizerek yapmalı, gazetenizin yayın politikasına göre de gazetede yer alacak haberler belirlenmelidir. Haberin içeriğine göre de fotoğrafları yerleştirmelisiniz. Haberle fotoğraf arasında uyum olmalı. Fotoğrafın altına farklı karakter ve puntolarla fotoğraf altı mutlaka yazılmalı.